Yazdan Kısa Kısa Notlar: Yıl Olmuş 2019
Yıl 2019 olmuş tartıştığımız konuştuğumuz konulara bak(!)
Yaz aylarına gelmişken geçmiş yıllarda yaptığım gibi son zamanların kritiğini
yapmayalı baya olmuş. Neler olmuş, neler
bitmiş, ne izlemişiz, ne söylemişiz… Aradan 3-5 sene geçince ‘’Ya buna mı takılmışız?’’, ‘’O zaman o vardı..’’ dediğimiz çok
oluyor. Peki zaman oluyor ki, neden saçma konular üzerinde fazlasıyla
duruyoruz, neden yerinde saydıracak konular üzerinde dönüp dönüp duruyoruz, neden bir adım daha ilerisi
olmuyor? Bu sorularla konuyu şöyle heyecanlandırmak gerekiyor. Bilirsiniz,
ülkemizde en atlanan konulardan biri ‘Sorgulama’ yapmamamız ve konunun derinine
inmemek. Konuların derinine inmeyince
genelde yüzeysel kalıyor ve yüzeysel konular ise derinlemesine araştırmayınca
unutup gidiyoruz. Ayrıca bir diğer kötü huyumuz ise çabuk unutmamız. Eminim ki şuan medyada konuşulan pek çok konu gibi
yine pek çoğu unutulup gidilecek.
Yıl 2019 birkaç not;
·
Her sene seçim, seçim, seçim… Sanki ciddiyetle
yaklaşılması gereken başka konu yokmuş gibi ‘seçimler’ üzerine gündem sürüp
gidiyor. Arkadaş, seç bir şey yoluna devam et. Yani bizde seçimlerle ilgili
sıkıntı var. Kısacası, insanın kaderini belirleyen şey ‘seçimler’dir. Burada
seçimler deyince parti seçimi olarak düşünmeniz gayet normal çünkü konunun başı
böyle ama hayattaki seçimlerimiz olarak genel perspektiften bakmanızı rica
ederim. Ülkede seçmekle ilgili sorun var. Ney ve nasıl seçilmesi, kişilerle,
politikalarla ilgili sorunlar var, güvensizlik hakim her yerde. Gerçek bir
güven algısı ise üzerinde hiç durulmayan bir durum. Bence bunun üzerinde
çalışmalılar. Yıl 2019 ama yılın yarısı seçim ve seçimden sonraki konularla
geçti. Peki gerçek konumuz bu mu? Sorunun yanıtını size bırakıyorum…
·
Yıl 2019 konu yine futbol… Ne alaka dediğinizi duyar gibiyim. Süper
ligden, Türkiye kupasına, Şampiyonlar liginden, Avrupa Kupası maçına kadar tek
bir noktada kenetlenip kilitlenebiliyoruz. Yıl olmuş 2019 ama uzun süredir
heyecanlandırmayan milli takım Fransa galibiyetiyle adeta kupa kazanmışçasına
sevince boğuluyor ve medya yüksek frekansla bunu duyuruyor. Ya arkadaş, ne oldu
kupa mı kazandınız? İlk maçını almış San Marino taraftarı gibi davranmayın.
Tamam Fransa son dünya kupası şampiyonu olmuş olabilir ama neticede onlar da
iki ayağı olan sizin gibi insan. Aslında
dikkat çeken taraf ise milli takımın bir heyecana sürükleyebilmesi… Hatırlayın
2002 Dünya Kupasında ve 2008 Avrupa Şampiyonasında alınan galibiyetler ve
herkesin tek ses olup oralardaki başarıları benimseyişimizi. Yani yıl 2019 ama
bir galibiyet bile bizi tekrar heyecanlandırabiliyor. Biz aslında bu heyecanı
özlemişiz? Ne dersiniz?

Diğer
dikkatinizi çekmek istediğim nokta ise 2019 Avrupa kupalarına İngiliz
takımların yine damgasını vurması. 3-5 yıl önce İspanyanın domine ettiği
kupalar şimdi onlarda. Peki bu durum için ne düşünüyorsunuz? Bu başarıların
sebebi teknik mi, maliyetler mi, taktikler mi?
·
Diziler dönemine hoşgeldiniz… Game Of Thrones’tan çok çok önce LOST’u
hatırlıyorum. İzlemedim ama bu furyanın başlangıcı bu dizi olmuştu. Sanırım,
internet ve hızlı medya bu kadar yaygın değilken sessiz sessiz izleyen bir
kitle ve konuşulan haberleri vardı. Ama benim hatırladığım LOST bu işi başlatan
dizidir. Ardından çok şahane diziler gündemde yer almaya başladı: Prison Break, Breaking Bad, Friends, How I
Met Your Mother, Walking, La Casa De Papel vs… GOT bitmiştir, izlemedim ama bitip bitmemesi,
finalinin iyi olup olmaması beni ilgilendirmiyor, izleyenlerini üzmüş olabilir,
bir şey diyemem. Ancak GOT biter bitmez yeni bir dizi servis edildi:
‘’Chernobyl’’ Türkçe adıyla
‘’Çernobil’’ nedir isterseniz bunu hatırlayalım: Sovyet Rusya’ya bağlı olan
Ukrayna’nın Pripyat kentinde bulunan Çernobil Nükleer Santrali’nin patlaması
yaşanmıştır. Tarihler 26 Nisan 1986 yılını gösterir. Nükleer Santral’de yapılan
deney sonucu bu patlama yaşanmıştır. Hatırlarsınız, Türkiye’de de uzun yıllar
etkisini gösteren bir konuydu bu. Yıl
2019 oldu ama orada yaşanan bir kaza şimdi diziyle tekrar gündeme geliyor ve
konusu dizi halinde tekrar servis ediliyor. Şuna dikkatinizi çekmek isterim ki;
dünyada dizi sektörü ciddi anlamda yükseliş geçmiş durumda. Yıl 2019 yabancı
dizi sektörü zirve noktasında. Netflix
dünya çapında abone sayısı: 140 milyona
ulaşmış durumda. Ve ABD’de 58 milyon aboneyle zirvede. Türkiye’de ise aynı
paralelde seyrediyor ve 30 gün ücretsiz kullanımla sizi aboneliğe çekiyor.
Evde, arabada, vapurda, otobüste, tuvalette her yerde telefonla bilgisayarla
diziler izleniyor. Sonuç olarak yeni dijital endüstri; dizi ve filmleri satın alarak izlediğimiz
Netflix endüstrisi.
Hal böyle ama parantez açmanızı istediğim bir konu ise ilerde sinema
salonlarına gidişi azaltabileceği konuşuluyor. Yani telefonunuzdan dizi ve
filmleri aylık ücretini ödeyerek izliyorsunuz, peki bu ileride sinema
sektörünün daralmasına ve sinema sektörünün tamamen yok olmasına yol açabilir
mi? Konunun tersini düşünenler de var.
Nasıl tiyatro da olduğu gibi hala izleyeni seveni varsa, hala bilet alıp
izleyen o sahneyi ve oyuncuları canlı canlı görmek isteyen varsa aynı şey
sinema filmleri için de geçerlidir diyenler de var. Sinema’nın karanlık
atmosferi, filmleri özel efektleri, patlamış mısır, sinema koltukları, ses
optimizasyonu vs.. Peki ilerde Netflix
gibi şeyler sinema sektörünü bitirir mi?
·
2019’un ilk yarısına damgasını vuran teknoloji
konusuna gelelim: Huawei meselesi.
Teknolojinin aslında ekonomi – siyaset konusuyla nasıl ilişkili olduğunu
bu konuları hiç bilmeyen biri bile anlamıştır. Huawei akıllı telefon pazarı
yarışında son birkaç yıl içinde yükselişe geçti bunu hepimiz biliyoruz ve
kritik nokta ise Huawei’nin ilerleyen 5 yıl içinde daha da yükselişe geçip
zirveye oturacağı Samsung’u ve Apple’ın iPhone’nunu geçeceği herkesçe tahmin ediliyordu.Bu durumu bilen Amerikan
hükümeti ise Mayıs ayında şok bir kararla krizi başlattı. Ulusal güvenliği
tehdit ettiği gerekçesiyle Huawei ile ortaklığını sınırlama getirdiğini
açıklamıştı. Huawei Android’ten mahrum kalacaktı. Aslında arka planda olan
tartışmanın nedeni belli Çin ticarette güçlü bir dinamiğe sahip, bunu bilen
Amerika ise Çin’in teknoloji pazarında
da güçlenmesini istemeyerek ulusal
politikalarla bunu gerçekleştirebiliyor. Burada bir diğer husus ise artık
günümüz dünyasında savaşların top-tüfekten ziyade ticari olarak da
açılabileceğini gösteriyor. 2019’da canlı bir ticaret savaşını görmüş
bulunmaktayız.

Peki şimdi ne olacak? Huawei kendi küllerinden doğup yeni bir güçlü
akıllı telefon markası olarak piyasada liderliği oynayabilecek mi? Yoksa
ilerleyen zamanlarda Android ve Google ile anlaşma yoluna varıp Google’ın
ürünlerini kullanabilecek mi? Eğer böyle
olursa yine iyi bir lider olarak ön plana çıkabilir ama neticede bilirsiniz
siyasi politikalar burada önemli husus. Çinli üreticinin pazara hakim olması o pazarı
domine etmesi anlamına geliyor. Trump buna izin verir mi? Apple’ın pazarda
küçülmesi mi yoksa hakim olması mı istenecek? Peki, diğer üreticiler boşluğu
değerlendirmek için yenileşme yoluna gidecekler mi?
Huawei ise geçtiğimiz günlerde kendi yazılımını üreteceğini açıkladı. Bu
konu teknoloji dünyasında ilgi çeken diğer bir konu oldu. İşletim sistemi
piyasasında iki dev var biri Android diğer İOS. Pek çok üretici Android’i
kullandığı için ister istemez yıllarca hep şu soruyu sorduk bir üretici çıkıp kendi
işletim sistemini yapacak mıydı (Apple gibi). Ama şimdi bunun duyurusunu Huawei
yapıyor ama insanların ilgisini kendine çekmeyi nasıl başaracak. Mesela Google
Play Store gibi market yapsa Youtube, Facebook, Twitter, Whatsapp
kullanılmayacaksa teknoloji severler ne yapacak? İlerleyen günlerde de bu
soruların yanıtını alacağımız kesin. Şimdilik ticaret savaşında neler olduğunu
izlemekle devam edeceğiz. Yıl 2019,
teknoloji-ekonomi-siyaset üçgeninde bir olay almış başını gidiyor. Bakalım
Huawei küllerinden doğabilecek mi?
·
Yıl 2019 olmuş tatile gidenler ve gitmeyenler
olarak ikiye ayrıldık. Seçim var kalalımcılarla seçim var ama gidip geliriz bir
tatilimizi yapalımcılar var. Her şey kritik…
Bayram oluyor ve haftayı tamamen birleştirince ediyor sana çok temiz 9
gün. İşe giden biri için 9 günlük tatil muazzam ancak tek bir farkla bayramdan
sonra orada kalınacak mı? Burada hoşuma giden bir durum şu oldu tatil
beldesinin belediyeleri hemen sosyal medyadan buraya gelmeyin konulu esprili
paylaşımlar yapmaya başladılar. İşte birkaçı:
Şimdi diyeceksiniz ‘E bu çok da yeni bir konu değil ki!’ Evet… 1,5 ay
oldu ama yaz aylarının önemli başlangıç konusu oldu ve inanın bugün bile etkisini
gösteren çalışmalar oldu. Ve de nasıl sorgusuz sualsiz herkes bir noktada
anında birleşebildi, gözyaşartan bir dayanışma örneği.
Peki
seçim konusuyla ilgili bir araya gelebilenler varsa neden toplum olarak
noksanlığını yaşadığımız konularda şöyle hassaslaşamıyoruz buna anlam
veremiyorum. Ne bilim, yaz aylarında hayvanların su içmesi için kap koyun, su
bulundurun diye tek sesten tüm belediyeler birleşse ya da plastik atıklarınızı
doğaya bırakmayın ey insanoğlu! Tükettiğiniz plastik çöpleri vs.. çantanıza poşetinize koyun, doğaya
bırakmayın, denizleri kirletmeyin balıklar kaplumbağalar zarar görüyor
ölüyorlar katletmeyin vs… Gibisinden kampanya yapılsa… Dikkat çekmek istediğim nokta seçim
kararından sonraki gibi etkiyle bu konulara yaklaşmak. Fena olmaz mıydı?
Yorumlar
Yorum Gönder
ne düşünüyorsun?