Galileo Bile İsyan Ederdi
Dünya Düz ve Adaleti Yoktur, Evet!
Son
günlerde internette yeni bir fenomen abimiz var. Çekilen videoda yani herkesin
o ilgiyle izlediği ve güldüğü videoda abimiz dünyanın düz olduğunu iddia
ediyor. Ülkemiz bunun gibi bir süre
boyunca fenomen olan çok insan gördü, çok şahit olduk bunlara. Dünyanın düz olduğunu iddia eden bey ya gerçekten böyle olduğunu
düşünüyor ya da ilgi odağı haline gelmek için buna kalkıştı.
Haklı olduğunu düşünenler de çıkabilir.

Ülkemizde
bir gün birinin de çıkıp ‘Dünya öküzün
başı ile havadadır aslında, öküzün kafası dünyayı havada tutuyor..’ derse
şaşırmam doğrusu. Şaşırmayız doğrusu. Biz neler görmedik ki, nelere şahit
olmadık ki…
Düşünceleri
belirtmek güzel, zaten bir şey popülerleştirmek için insanlar ellerinden geleni
de yapıyorlar, çıldırıyorlar ve hatta saçmalıyorlar.
Düşünmek
ve hatta farklı düşünmek güzeldir ama saçmalığa hayır.
Herkes Bekler
Beklemek…
Aklıma
gelen ilk şey yazar Sunay Akın’a ait bir söz: ‘Halt etmiş Türkçe öğretmenleri en uzun fiil beklemektir çünkü’
diye.
Sonra…
Birer birer
dökülmeyi bekledi onca kelime, onca cümle. Beklemek, bir amacın en güzel
parçası.
Şöyle bir
şey var, eğer beklediğine değecekse beklenen gerçekten iyi bir şey.
Hiç
düşündük mü peki? Şu hayatta neleri beklemiyoruz ki: Okulda, işte, evde,
dışarıda… ve fark ettiyseniz ömrümüzün
yarısı beklemelerle geçiyor.
Bir
arkadaşım söylemişti ‘Beklemekle ilgili
neden bir şey yazmıyorsun’ diye. Aslında şunu söylemem gerekirdi ‘Her şey içinde bu gerekmiyor muydu?’
Bunun için
bile beklemem gerekiyormuş bugün fark ettim.
Otobüs
bekler gibi kısa vadede yada bir insanı
beklemek gibi bir ömür ve uzun vadede.
Ama aklımın
bir köşesinde yer eden şey ise beklediğine değecek bir şey varsa o şeyin
sonunda, hakikaten beklediğine değer oluyor. Bir iş, bir aşk, bir amaç uğruna
her şey…
Şu sıralar
en güzel bekleme şeklim bir otobüs oluyor. Gülebilirsiniz.
Herhangi
bir otobüse binerek gitmiyorsun ki sonuçta, beklediğine değecek bir gidiş bu.
Gelişigüzel
mi bu bekleyişler yoksa…Tabi ki değil.
Beklediğin
her neyse bir şekilde de geliyor zaten.
Sabırla içe
içe ve hatta kaynaşmış bu fiil, bu eylem ‘Beklemek’ sabır olmadan olamayacak cinsten.
Ve hayat
beklemeyi sindire sindire öğretiyor. Hem iyi manada hem de kötü manada da olsa
bir şekilde beklemeyi öğretiyor hayat. Durup düşünmek lazım, hayatımızın hangi
evresinde beklemedik ki. Beklemenin sonunda hep bi amaç, hep bi zafer, hep bi
final bizleri karşılıyor (en azından bunu bekliyoruz). Bu yüzden istesek de
istemesek de bir şekilde beklemek bizle iç içe. Beklemenin sonunda gelebilecek
ne varsa göremiyor genelde sabır gösteremeyenler.
Sabır;
olgun bir duruş, olgun tavır, yerinde düşünce ve doğru kararlar gerektiriyor
çoğu zaman. Bunu başarabilen insanlar yolun sonundaki o küçük patikayı
görebiliyor.
Ve kişiye
kalan çalışmak ve çabalamak olduğunu düşünüyorum, bu belkide son adımdır.
Bir akrep
yelkovanla buluşmayı bekler, bir işçi evine, ailesine geleceği saati bekler,
bir aşk bir mesajı bekler, bir çocuk bir harçlığı bekler, gün gece olmayı
bekler, yolda olan varmayı, hasretle giden kavuşmayı, özleyen bulmayı, bir anne
çocuğuna sarılmayı, deniz sahile vurmayı bekler….
Her şeyiyle
‘beklemek’ aslında güzel şey…
Sonra
aklıma şair Ümit Yaşar Oğuzcan’ın
‘Bekleyenler İçin’ adlı şiirinden birkaç mısra geliyor, bence Ümit abide
durumu iyi özetlemiş ‘Bekleyenler İçin’ de …
Bir çocuk doğmayı bekler
Bir ağır hasta ölmeyi
Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
Yalnız bir kadın sevilmeyi
Ve düşün ki bir adam
İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve
ümidi
Seni bekler…
Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi
Sonra bir
Necip Fazıl Kısakürek şiiri de hatırlanmayı bekler…
Ne hasta bekler
sabahı,
Ne taze ölüyü
mezar,
Ne de şeytan,
bir günahı,
Seni beklediğim
kadar…
Beklediğinize değer bir bekleyiş olsun beklediğiniz…
Sabırla yoğrulsun…
Yorumlar
Yorum Gönder
ne düşünüyorsun?