Bir Ayrılık Mektubu Aldıysan...






‘Ayrılık mektubunun en kötü yanı tek taraflı olmadığıdır.
Yazana da zor gelir okuyana da…’


Hocamın isteği üzerine çıkarmış olduğum şeyler; bir kalem, beyaz bir kağıt ve düşüncelerimdi.
3 yılın sonunda kalan şeylerse belkide bir beyaz kağıttan daha fazlasıydı. Nasıl ki, bir bebek dünyaya gözlerini açarken yavaş yavaş alışmaya çalışıyorsa ‘ben’ de ki de öyleydi, alışmaya çalışıyordum; buraya başladığım zamanda da öyleydi, hocamın gidişini izlerken de öyleydi. Yavaş yavaş açmaya çalışıyordum, zamanla ve inatla. 3 yılın sonunda bir beyaz kağıt parçasının bir ayrılık mektubu haline dönüştüğünü gördüm kendi kendime. Belkide tüm zamanın özetiydi bu. Beyaz bir kağıda lamba çizmek, soluna saat 9.00 yazmak, hocanızı ışık saçan bir lambaya benzetmek ve sabah sabah aydınlatan bir lamba olduğunu anlatmak, kağıdın sağına dersten sonrasını sönmüş bir lamba ve karanlık bir sınıfa benzetmek geliyordu içimden ve öylede yaptım.
Çünkü anlam vereni anlamlandırmak gerekir.

Cebimde dörde katlanmış bir ayrılık mektubu taşıyordum sanki. Bir daha aynısı olmayacak olamayacak anlardan bir tanesiydi. Gelişigüzel geçen zamanı elinden tutup bi köşede öylece sessizce durdurmak geliyor içimden. Ya da geçmiş zamanın ‘-di’ sini alıp tekrar tekrar izleyesim geliyordu bugüne uyarlayarak.  Tekrarı olmayacak sahne gösterilerinin en acı tarafı o ‘an’ ı tekrar yaşayamamaktır ya…   belkide öyleydi işte bendeki bu hüznün cevap bulamayan yanı.
Hayatınızda birilerinin nasihatleri, öğütleri, ‘öyle değil de şöyle yap..!’ demeleri, ‘bak bu yanlış!’ demeleri  sizi ne kadar düşündürüyorsa bir hocanızın bunları gülerek de aklınıza işleyeceğini de bilmeniz lazım.
Ben biliyordum o çok iyi bir adamdı.
Sıranın üzerindeki kağıt bir ayrılık mektubuymuş sonra anladım.

 Hayatınızda belirli anlar vardır ve üzerinden uzun yıllar geçse bile belliğinizde, yüreğinizde hatırlar durursunuz. Sanki hiç bozulmamış gibi hatıralar, değerini yitirmemiş gibi ve hep var olacak gibi saklar durursunuz. Bazen bilerek isteyerek bazen de istemeyerek. Ama yaşanılanlar öyle bir ‘an’ ki, bile isteye unutmamak gelir içinizden. Unutasım gelmiyor  o yüzden hem bilerek hem isteyerek.
Senaryosuna hayranı olduğumuz bu hayatın o anlam veren insanları yavaş yavaş gider aranızdan. Hep yanınızda varmış gibi saklayabilirsiniz ya da göz açıp kapayıncaya kadar gitmiş olurlar.
Bazen bir ayrılık mektubu vererek uzaklaşırlar aranızdan bazense o ayrılık mektubunu kendiniz yazarsınız bir sıranın üzerinde güzel bir analoji yaparak temiz bir sayfaya buruk bir havada.
Anlam veren insanları yanınızda tutamıyorsanız da aklınızda tutmaya çalışın.

Öyle yapmaya çalışacağım.
Öyle de yapmalıyım.


Hoşça kal Hüseyin Altunbaş hocam.



Yorumlar

Popüler Yayınlar