Rüyanı Anlatır Rüya



''Bugün bile hala unutmuyorum. Vücudun içine saplanmış uzun ve ince demir parçası gibi izi kaldı bende.  Geçmişte anlatılmış ve bugünlere yansıyan anılarımın etkisi. Daima taşıyacağınız seyahat çantası gibi yanınızdadır hatta kimi zaman. Söylediğin, duyduğun, gördüğün, inandığın…
Bugün düşüncelerinle hayatını şekillendirdiğin belirli manevraların geçmişinden izler taşıyordur aynı zamanda. Neyi neden ve nasıl yorumladığın sana kalmıştır. Tüm yanlışların sana doğru gibi gelebilir belkide ve belkide herkes yanlış yapıyorsun derse bile inadına inadına doğruya yanlış dersin.''


Kitabın kapağını kapadım. 
Yatağımın hemen yanındaki komidinin üzerine koydum. 
Önce gözlerimi kapadım sonra parmaklarımla gözlerimi ovuşturdum bir süre. 
Yaklaşık yarım saat olmuştu kitabı okuyalı. 
Konusu gayet iyi sarmıştı. Severim böyle kitapları.
Her neyse...

Başladığım yerdeydim yine.
Orada, küçük bir sahil kasabası olan Yenice’ deydim.
Ne zaman burada olsam sakinlik, rahatlık, huzur verir burası bana.
Şehrin o iğrenç hızlı yaşamından, gürültüsünden uzak yaşamak tarifi imkansız bir şey.
Çocukluğumdan beri gelirim ve bu yüzden buranın içine dışına çıkarırım. Gitmediğim görmediğim tanımadığım insan yok gibidir bu küçük sahil kasabasında. Büyüyenler, evlenenler, taşınanlar, ölenler, işini büyütenler, dağılanlar, geri dönenler…  kimleri görmedi ki bu yer!
Zaman ilerledikçe insanlar üzerindeki fiziksel değişimleri gördükçe kendi değişimlerini de fark ediyorsun ister istemez. Boyum uzadı, sakalım çıktı, biraz daha kamburlaştım belkide, aa evet bir de gözlük takıyorum tabi.

Ne zaman gelsem düşüncelere dalarım Yenice’de, Nurten halamın  bu küçük, tahta yapılı, 2 katlı şirin ve bir o kadar eski evinde. Hatta bir keresinde hiç unutmam Nurten halamın küçük oğlu Murat anlattığı o garip rüyayı, neler konuştuğumuzu, umursamadığımızı. Ah ne güzelmiş hala güzel hatırlarım.

Rüyalardan konu açıldığında bendeki akan sular duruyor son zamanlarda. Artık daha farklı şekilde yorumlamaya çalışırım. O günün rüyasını ise daha farklı açıklamaya çalışırım:

-          Çağlaar!.
-          Efendim?
-          Gece garip bir rüya gördüm?
-          Hayra yoralım o zaman, nasıldı anlatsana?
-          Böyle garipti ya işte, nasıl anlatsam…
-          E anlat işte!
(…)

Neden ‘Anlat’ denildiğinde insanlar tek tek tek anlatıma geçmez ki hiç anlamam!
Anlat dedim anlatamadı. Ama sonra dili çözüldü ve başladı:



-          Kalabalık bir yerdi. Bir yerde kalabalık vardı işte. Millet yani insanlar bir yer toplanmıştı ve bir şeyler dinliyorlardı, bir adamı dinliyorlardı galiba.
Yanımda biri vardı ve biri dediğim kişi ya sendin ya da tanımadığım bir kadın olabilir.

-          Eee peki biraz ayrıntıya girsene. Etrafta neler vardı, saat kaç gibiydi, gündüz müydü gece miydi? Anlatsana güzel kardeşim.

-          Anlatıyorum işte bekle. Saat konusunda bir şey söyleyemem, bilmiyorum herhangi bir fikrim yok. Ama hava kapalı gibiydi. Böyle kapalı bir ortamdaydık. Etraf betonlarla örtülüydü, genel olarak açık bi alandı.Yaa uff neyse işte.  Kalabalık vardı biraz ilerde. Yanımdaki kişi ise çok ilginçtir iyi anlaşıyorduk, bazen bana soru soruyordu çok konuşmasam da başımla onaylıyordum. Uzun zamandır tanıdığım biri olabilir bu kişi. Neyse işte yürümeye devam ediyorduk aynı zamanda. Yaklaştıkça, dinleyen insanlardan biraz daha uzun görünen konuşmacı kişinin sesi daha net duyulmaya başlıyordu. Biraz daha yaklaştık… biraz daha…  biraz daha…

-          Eeee?

-          Dur işte anlatıyoruz. Sabırsız mısın sen?

-          Biraz.

-          Adam elini havaya kaldırmış bağırıyordu. Bende ise biraz korku biraz endişe vardı. Acaba birazdan bizi işaret eder mi diye.

‘Kelimeleeerr…!!  Dikkatli geçti aramızdan. Aman aman.! Susturalamayaaaan!


Gibi bir şeyler dedi bir süre. Tamamen saçmalıyordu bence.  Bağırıyor, işaret ediyor, öfkeleniyordu kendi kendine. Pazarda elma satan pazarcılara benzettim bir an adamı.

Sonra biri daha sahne gibi olan yükseltiye geldi. O da bağırmaya başladı tıpkı o adam gibi. Anlamıyor anlam veremiyordum bu duruma. Neden ordalardı, ne oluyordu, neden bağırıyorlardı? Her şey muallaktaydı benim için.
Yanımdaki kişi bir an gözlerini kapadı ve öylece kalakaldı. Başımı ona çevirmemle iyi mi ettim anlayamıyordum bunu da.

-          Neden öyle yaptı?

-          Bilmiyorum ki. Anlasam…

Her neyse.. Derken bir kişi daha geldi bu bağıran iki kişinin arasına. Bir şeyleri anlatıyor ve hala inanlar onları dinliyorlardı. Deli olduklarını düşündüm bir an. Bence deliydi ve deliliğini açık şekilde gösteriyorlardı. Ya da her neyse rüya işte bu. Rüyada mantık aramakta saçmaydı.

Yanımdaki kişi gözlerini kapamaya devam etti yine. Öylece durdu bir süre. Ben gayet normal öylece bekliyordum kendi kendime.


Dışarda bağıranlardan biri: ‘İçimizdeen biriii… susunnnn susunnn…  sus sus sus…!’’ dedi bir süre.

Ne diyorlardı, ne anlatıyorlardı…  iyice sıkılmıştım.
Derken yanımdaki kişi bir an: ‘Doğruyu söylüyorlar onlar, sizler doğrusunuz..’ dedi.

Anlam veremedim.

-          Doğrusunuz mu dedi? Neyin doğrusu?

-          Ne bilim Çağlar… Rüya işte. Saçma sapan şeyler. Mantık aramasana işte.

Bunu dedikten sonra elinden tutup çektim kalabalığın içinden. Uzaklaştık biraz daha. Şimdi duymuyorduk deli topluluğunu. Hava da iyice kararmıştı bu arada. Etrafta yine insanlar çoğalmıştı. Kalabalıktan uzaktık ama. İçimde garip bir his vardı. Kendimi iyi hissetmiyordum artık bu rüyada. Gerçek olsa düşüp bayılırdım biliyorum.

‘Doğru söylüyorlar… ‘ dedikten sonra biraz konuştuk bu kişiyle. Sonra uzaklaşmaya başladı. Adımlarını hızlandırdı. Çıkıp gitti yanımdan. Niye gitti onu da anlamadım ya. İlerlemeye başladı…  gidiyor ama yetişemiyordum. Ayaklarım ağırlaşmış, dilim peltekleşmişti. Hiçbir şekilde ulaşamadım o kişiye. Ne oluyor ne bitiyor hala anlam veremiyordum. Sokağın birine girdiğini gördüm. Karanlığın içine doğru girdi…  gitti…  devam etti.. .  gözden kayboldu.

Sonra hava karardı. Etrafta boş boş yürümeye başladım. Öfkeliydim rüyanın içinde. Geriye dönüp bakma gereği hissettim bira n. O kalabalığa baktım. Şaşırtıcıydı. Kimse kalmamıştı. Herkes dağılmış gitmişti. Olan bana olmuş gibi hissettim rüyanın içinde. Ne kadar garipti.

Hava baya karardı. İyice sıkıldım, bir baktım rüyadan çıkmışım. Rüya olduğuna sevindim ama Çağlar. Hani bazı rüyalar var ki keşke rüya olsa dersin ya içinden aynen öyleydi işte. Rüya olduğunu fark ettim ve gülümsedim sonra. Gerçekte böyle bir şey yok diye.

-          Değişik.

-          O kadar anlattım sana kocaman rüyayı ve yorum ‘değişik’ mi yani, bu mu?

-          Bence öyle. Rüya tabircisi değilim Murat ama kısa bir yorum yapmam gerekirse şunu söylerim: 

İnsanlar hayatlarının belirli evrelerinde farklı durumlarla karşılaşıp, farklı insanlarla tanışıp, farklı duygular yaşayabiliyorlar. Doğru sandığımız kişiler, duygular, söylemler bence doğru olmayabiliyor. Ve akıntıya kapılan kâğıttan gemi misali kapılıp gidiyor bu kişiler. Gerçekte ne olduğunu anlayabilse ya da o zamanın coşkusuna bu kadar kendini kaptırmasa gayet iyi sonuçlar ortaya çıkabilirdi bu rüyadan.

Bence sende öyle yap Çağlar’ cım.



Yorumlar

Popüler Yayınlar