Ahh Kadınım...



8 MART geçti.
Yaşanıldığı zaman üzerinden geçen her gün gibi, geldi ve geçti.
9,10, 11, 12, 13…  Mart geçse keşke üzerinden.

Kadınlarımızı düşünüyorum. Aman ha! yanlış anlamayın. Öyle işinde gücünde, masa başı, saat 8 akşam 5 çalışan ve tek çocuklu (sanki tüm dünyanın yükü üzerindeymiş gibi) bir kadın aklıma gelmiyor benim.
(Ki onlar bile sorunlu)


Anadoluda ezilen kadın profili canlanıyor aklımda. Çalışma süresi belli olmayan yani sabahtan akşama kadar çalışan, sayısı bir elin on parmağını bulan çocuk sayısına sahip, genç yaşta evlendirilmiş, genelde tam bir ‘öküz’ denilebilecek bir adamla evli, kendilerine özel bir evde oturmayan; bilmem kaç kişilik evde tüm çocuklara, eşinin anasına babasına da bakan, , görücü usulü verilen, tıpkı bir hayvan gibi üzerine fiyat konularak (başlık parası zırvası) verilen, namus kavramı kendisi üzerinden tanımlanan bir kadın… 
İçten içe yaşıyor 8 Mart’ı.



**


8 Mart kutlanıldı. Tamam…

1 günde mi çözüldü acaba tüm Kadın sorunları?
Yoo hayır.

8 Mart’ta kadınlarımız için umut kaynağı olabilecek yeni bir inanış daha her yıl tekrarlanır durur. Değişen pek bişey olduğunu düşünmem bende. O gün bile pek çok kadın şu hayatta kadın olmanın zorluğunu öyle bir yaşıyor ki…

Üzülüyorum…

Her yıl belki binlerce belki milyonlarca kadın şiddete maruz kalıyor. Erkeklerin yani içimizde yatan o ‘Öküzün’ yaratılışa adeta başkaldırır gibi yaptığı her eylem can acıtmaktan öteye gidemiyor. Kadın naiftir, kibardır, renktir, berekettir, canlılıktır. Tüm kültürler öyle tanımlamış. Şu yaşantımızı sürdürdüğümüz dünyada birlikte uyum içinde yaşayabiliriz onlarla.

Tıpkı bir hayvanmış gibi sorgusuz sualsiz alıp vermeleri sorgulamak lazım. Görücü usulü denen şeylere bir bakın. Mor çatılar ve solan hayatlar var kalan geride.

Kadının yapısı gereği hep arka planda, sessiz, geri durması gereken, sonra çıkmayı bekleyen, seçilen, bekleyen bir şey gibi görmemiz kendi algımızın yanılgısı. Doğanın yapısı bu şekilde.

Tarihin akışında kadınları pek göremeyiz. Yazılmıyor, çizilmiyor, söylenmiyor.
Cumhuriyet tarihimizde ise durumun akışı biraz değişiyor ve seçme seçilme hakkı gibi özel ve anlamlı ayrıcalıklar geldiğini görüyoruz. Gururlanmamız lazım.
Neden hala günümüz Türkiyesinde hala kadınları yeri için soru işaretleri var ki kafamızda.?
Soru işaretleri alıp götürüyor aklı.
30 Mart diyoruz ya hani seçimler var. Partilerin aday gösterdiği kişileri hiç incelediniz mi?
Büyük bir çoğunluğu erkeklerden oluşmakta.


Yoksa siz hala 8 Martta pek çok şeyin değişebileceğine inananlardan mısınız?
İçi boş olmasın.
30 Mart’a da bir göz atın önce.

**
Cinselliğin kadınlar üzerinden tanımlanması başlı başına dünya üzerinde erkek hegamonyasının göstergesidir. Bugün bir TV programında bir şeyler izlerken bile kadınların durumunu görebiliriz. Kadın zaten olanların bitenlerin farkındadır.
İnceleyin medya bunlarla dolu. Cinsellik denilen bu yoldan geçen o kadar çok şey var ki …

Ülkemizde namusun kadın üzerinden işlediği bir düzen kadar saçma bir şey varsa oda bunun hala devam etmesidir. Nedir? Neye göre işler bu sistem hala anlam veremiyorum.
En küçük bir yanlış anlaşılma bile pek çok şeyi beraberinde getirebiliyor.
Sorun bunu yıllardır böyle yaşayanlarda mı yoksa bunu değiştirmeyenler de mi anlayamadım.

8 Mart’ ta dünya kadınlar günü olarak kutlamanın öncüsü olan Clara Zetkin’e mezarından ulaşsak bu soruya cevap verebilir mi acaba?

 Haydı kızlar okula, okumayan kızlarımız kalmasın derken ….  Neyse

8 Mart’ı kocasından dayak yedikten sonra ailesine sığınmaya gidip de oradan da geri gönderilen kadına sormak isterdim ben.
7 çocuklu köylü bi ablamıza sormak isterdim.
Koyun gibi alınıp satılan 13 yaşındaki kıza sormak isterdim.
Ünzileye sormak isterdim, derdini dökmesini isterdim meydanlarda metropol kadınlarına karşı.

Meydanlarda çoğunluğunu kadınların oluşturduğu neşeli müziklerle kendinden geçenlerin değilde; kuytu köşede kalmış, yalnızlığına ve çaresizliğine gömülmüş kadınların solup giden hayatlarının ağıtını dinlemek isterdim.


Ahh kadınım…
Üzülüyorum, üzülüyorsunuz, biliyorum.
Şunu da söyleyeyim size:
‘Sizin kadar güçlüsünü görmedim şu dünyada.’
Kadın olmak zor, farkındayım..


8 Mart değil tüm tarihler size feda olsun...

Yorumlar

Popüler Yayınlar