İçimdeki Bıçağın Eski Mahallesi



‘İçimdeki bıçağın eski mahallesi
nereye gitsem kalbimin çıktığı,
aynı çıkmaz’.



Bu garip hissi yaşamayanımız yoktur herhalde. Gerçekten de içinde yıllarca paslı bir bıçak taşıyormuşçasına yaşanan küçük bir hüzün.
Kan gibi karışıyor bedene ve yıllarca arayasın geliyor panzehri.
Nereye gitsen, hep bir şeyleri yanlış yapıyormuşsun hissi.
Tamamlanmamalar yani.
Günlerce, aylarca, yıllarca eksikleri doldurma çabası.
Asıl aşkta işte budur. Aşk sadece bir bedene bakınca olmuyor ne yazık ki.
Bir şeyin peşinden koşmakta aşkın ta kendisidir!
Eksik yanımı tamamlamaya çalışıyorsam aradığım şeye aşığım ben.
Bir insanda olabilir bu, bir duyguda olabilir.
Bulana kadar arıyorsun, aradıkça da arıyorsun.

Yeter ki Boşlukları Dolduralım


Pazar günü eline aldığın gazetedeki çengel bulmacada değil ki bu.
Ne de bir Emre Aydın şarkısı sözleri bu, boşluklardan boşlukta beğenemezsin hani.
Aradığın şeydir dolması gereken ve nerede aradığına bağlı her şey.
Aradıklarımız için yaşıyoruz, aradığın kadar varsın.
Belki içinizden ‘Google muyum lan ben…’ diyebilirsiniz, haklısınız aslında.
Sonuç getirmesi için aramıyoruz ki her şeyi, bilmem kaç milyonun üzerinde sonuçta çıkmıyor ki aradığımız şeyde, kesin şeyler de olmuyor ki.
Bazen yanılgılar, yanlışlar, tesadüfler, pişmanlıklar, mucizeler de hayata yön vermiyor mu sanki.
Ummadığın anda ummadığın yerde hani.

**
Arıyor muydum bilmiyorum ama o gün elime aldığım kitapta işte bu sözleri bulmuştum.
4-5 yıl önce elime aldığım 227 sayfa adlı Murathan Mungan’a ait deneme kitabındaki bu şiir ne güzel duruyordu öyle.
İyi ki de koymuş oraya be.

‘İçimdeki bıçağın eski mahallesi
nereye gitsem kalbimin çıktığı,
aynı çıkmaz’.

Daha da sürüp gidiyor bu şiir. Hemen araştırdım, Arjantinli yazar J.L. Borges’ a ait olduğunu öğrendim.
Gerçeküstü ve büyük gerçekçilik akımının babaları arasında gösteriliyormuş.
Fazla bir bilgim yok J.L Borges’ la ilgili ama bu şiirini çok sevdim.
Ve yazıma da bu sözleriyle başladım işte.
Her şiir her şarkı ve her kitap insanı bir yere götürürmüş bunu da öğrendim.
Bu şiir beni bu yazıyı yazmama sebep oldu bugün.

Şairlere özel ilgim vardır neden derseniz söyleyeyim: Onlar hayatı biraz farklı tadıyorlar çünkü.
Farklı yaşıyorlar demedim farklı tadıyorlar dedim. (fark ettiyseniz)
Evet, gerçekten de öyle.
Yaşıyorlar yine bütün herkes gibi ama onlar farklı duygular geliştiriyorlar içlerinde.
Tadış biçimin farklılaşıyor öncelikle.
Sanki dünyanın ötesinde çok ayrı bir alemde yemek yerine duygu yiyorsun gibi.
Yere düşseler mesela ‘Aşkın beni yıkmıştı o an..’ diyecek insanlar var aralarında.
O yüzden şiir yazmak şair olmak biraz farklıdır ve normal bir insanın işi değildir.
Farklılık gerektirir tabii.

J.L. Borges’ın şiiri gibi bir şiirle başlıyorsanız ve bu şiiri de seviyorsanız durum daha da değişebilir.
Murathan Mungan’a da teşekkür etmek istiyorum tabii.
Türkiyedeki en iyi yazarlardan biri olduğunu düşünürüm her zaman.
Neyse…
Şiiri de hemen yazayım meraklandırmadan.

‘İçimdeki bıçağın eski mahallesi
nereye gitsem, kalbimin çıktığı
aynı çıkmaz
geçmişten söküp almaya çalıştığım
ölmüş olmanın olanaksız anısı
geceyle aynı madenden yapılmış
sözcüklerimi bilediğim bıçak
kör ve saf bir nehir gibi akıyor
bacaklarımın arasından bulanık
yolunu sınamayı bilmeyenlerin sonuna
ilerledikçe
bir kitaplığın tenhasında
ışıyor bir bıçağın salyası
vurur gibi
bir esrarın saklanmayı unutan satırlarında
çoğumuz olmak istedikleriyle yatarken
ölüyor
Borges’in henüz okunmayan varoşlarında
Edebiyat kendi adına susar
Haritalar kanı böyle söylüyor
Ne kadar kelime o kadar kan
Bir sayfanın varoşlarından
hepimize sızıyor’.

J.L Borges



İlham Perim Trip Atıyorsa

Ahh gerçekten çok lanet bir durum bu.
Yazı yazmak istiyorsun, yazacak bir şeylerde var aklında ama bir türlü yazamıyorsun oraya.
Ya da yazacak bir şey bulamıyorsun.
Kirlenmiş gibisin, paslanmış, tutuklaşmaya başlamışsın sanki.
İlham perin trip atıyor olabilir’  belkide öyledir.
Yalnızca insan trip atmıyormuş demek ki.
İnsanın içinde de bir yerler çalışmayınca garip bir durum ortaya çıkabiliyormuş.
Mesela, herhangi bir yerinde bir rahatsızlık olsa ya da böbreğinden rahatsızlansan
(Allah korusun tabii)
Böbrek trip atmıyor, direk savaş ilan ediyor. Kim kazanır bilinmez.
Yani demek istediğim şu ki; yalnızca dış dünyada gelişen olaylar, insanlar size karşı gelmiyor, vücudundaki bir yer bile hatta ne bilim yazı yazamamak bile size karşı geliyor.
Çok düşünmemek lazım.
‘Olacağı varsa olur…’  diye bir sözümüz var ya biraz da onun gibi.
Ama çokta boş vermemek lazım, çokta boşlamak bize göre değil çünkü.

Yorumlar

Popüler Yayınlar